Çölyak testi, hastalığı teşhis etmek için kullanılan önemli bir yöntemdir. Bu test, kan örneği alınarak uygulanır ve hastanın gluten tüketimine karşı bağışıklık sisteminin tepkisini ölçer. Söz konusu test, sürekli karın ağrısı, şişkinlik, ishal ya da kilo kaybı gibi belirtileri olan bireylerde teşhis koymak için hayati bir öneme sahiptir.
Çölyak testi, aynı zamanda hastalığın farklı seviyelerini anlamaya da yardımcı olur. Gluten tüketimi sırasında yapılan testler daha doğru sonuçlar verir; bu nedenle test öncesinde diyet değişiklikleri önerilir. Çölyak hastalığı tedavi edilmezse uzun vadede bağırsaklarda hasar ve beslenme eksikliklerine neden olabilir. Erken teşhis için test yaptırmak, hastalığın etkilerini kontrol altına almanın ilk adımıdır. Gluten içermeyen bir diyet ise tedavinin en etkili yoludur.
Çölyak testinin önerildiği durumlar ise şöyledir:
- Sürekli karın ağrısı, şişkinlik ve gaz şikayetleri.
- İshal, kabızlık veya dışkı değişikliklerinin kronik olarak görülmesi.
- Kilo kaybı, iştahsızlık veya büyüme geriliği gibi durumlar.
- Kansızlık (anemi) veya demir eksikliği belirtileri.
- Ciltte kaşıntılı döküntüler (dermatitis herpetiformis).
- Ailede çölyak hastalığı geçmişi bulunması.
- Yorgunluk, halsizlik ve genel sağlık durumunda bozulma.
- Vitamin ve mineral eksiklikleri (örneğin, D vitamini, kalsiyum veya B12 eksikliği).
- Otoimmün hastalıklar, özellikle tip 1 diyabet veya tiroit bozuklukları gibi durumlar.
- Kısırlık veya düşük yapma öyküsü.
Çölyak Testi Nasıl Yapılır?
Çölyak hastalığı testi, teşhis için kullanılan en yaygın yöntemdir. Bu test, kan tahlili yoluyla gerçekleştirilir ve hastanın gluten tüketimine karşı bağışıklık sistemi tepkisi incelenir. Çölyak hastalığı olan bireylerde, bağışıklık sistemi gluten içeren gıdaları zararlı olarak algılar ve antikor üretir.
Kan testi sırasında anti-tTG (anti-doku transglutaminaz) ve EMA (anti-endomisyum antikorları) gibi spesifik antikorların seviyeleri ölçülür. Bu antikorların yüksek seviyede olması çölyak hastalığını gösterebilir.
Kan testi sonuçları, laboratuvarlarda belirlenmiş referans aralığı içinde değerlendirilir. Bu referans aralığı, normal değerlerin ne olduğunu belirler ve kişinin sağlık durumuyla ilgili bilgi verir. Örneğin, sağlıklı bireylerde anti-tTG seviyeleri düşük ya da hiç bulunmaz. Eğer bu değerler referans aralığının üzerinde çıkarsa çölyak hastalığı düşünülür. Ancak kesin tanı koymak için bağırsak biyopsisi yapılması gerekir.
Bağırsak biyopsisi, test sonuçlarını doğrulamak için kullanılan ileri bir yöntemdir. Bu işlem sırasında ince bağırsaktan küçük bir doku örneği alınır ve mikroskop altında incelenir. Çölyak hastalığı olan bireylerde bağırsak dokusunda hasar ve villus adı verilen yapılarda düzleşme görülür. Gluten tüketimi sırasında yapılan bu biyopsi, hastalığın net bir şekilde tanımlanmasını sağlar.
Çölyak testi yaptırmadan önce hastaların diyetlerinde değişiklik yapmaması önemlidir. Gluten içeren bir diyet uygulanıyorsa test sonuçları daha güvenilir olacaktır. Çölyak hastalığı teşhisi konulduğunda tedavinin temelini gluten içermeyen bir diyet oluşturur. Bu nedenle, test erken teşhis açısından hayati bir öneme sahiptir ve belirtiler görüldüğünde mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.
Eğer çölyak testi pozitif çıkarsa teşhisin doğrulanması için bir bağırsak biyopsisine başvurulur. Bu işlem, ince bağırsaktan alınan küçük bir doku örneği ile gerçekleştirilir ve bağırsak duvarındaki hasarın varlığı incelenir. Çölyak hastalığı tanısı kesinleştiğinde bireyin yaşam boyu buğday, arpa, çavdar gibi tahılların tüketimini tamamen bırakması gerekir. Hastalığın tedavisinde temel yaklaşım, gluten içermeyen bir diyetle bağırsakların iyileşmesine olanak tanımaktır.
Çölyak hastalığı, antikor testine dayalı kan tahlilleri ile teşhis edilir. Bu testler, özellikle anti-tTG (anti-doku transglutaminaz) ve EMA (anti-endomisyum antikorları) seviyelerini ölçer. Pozitif çıkan antikor testleri çölyak hastalığını düşündürür ancak kesin tanı için ince bağırsak biyopsisi gereklidir. Bu test, bağışıklık sisteminin gluten tüketimine karşı oluşturduğu tepkileri saptamada kritik öneme sahiptir.
Çölyak hastalığı her yaşta ortaya çıkabilir ancak sıklıkla çocukluk döneminde veya erken yetişkinlikte belirginleşir. Çölyak olan hastalarda genetik yatkınlık önemli bir faktör olup hastalık belirtileri gluten içeren arpa, çavdar gibi tahılların tüketimi ile tetiklenir.
Çölyak hastalığının semptomlarından karın ağrısı, ishal, şişkinlik ve büyüme geriliği gibi sorunlar yaygındır. Bununla birlikte hastalığın teşhisi, semptomların ortaya çıkışına ve bireyin bağışıklık sisteminin tepkisine bağlıdır.
Sessiz çölyak, bireylerin çölyak hastalığına sahip olmasına rağmen herhangi bir belirgin semptom göstermediği bir durumdur. Bu durumda, bağırsaklarda çölyak hastalığına özgü hasar (örneğin villus yapılarında düzleşme) tespit edilir ancak kişi karın ağrısı, ishal veya diğer tipik belirtileri yaşamaz.
Sessiz çölyak, çölyak hastalığı olan bir aile üyesi olması nedeniyle yapılan taramalar sırasında ya da başka nedenlerle yapılan ince bağırsak biyopsisi veya antikor testleriyle teşhis edilir.